24 Mayıs 2013 Cuma

Kedilerim :)

Azıcık da neşeli bi post yazayım dedim buraya. O kadar da depresif, ters, melankolik, metalci değil de şirin şeylerle de ilgilenen biri olduğumu göstereyim.
Benim bir sürü kedim var. Okulda her yerde kedi var ve ben hepsinin annesiyim. Onlara yemek veriyorum, seviyorum, kucaklayıp köpeklerden kaçıyorum. En çok da peşlerinden koşuyorum sevmek için. Fotoğraflarını çektiğim minnakları göstereyim dedim. Fotolar telefonumla çekildi, bayaa kötüler ama modellerim çok şirin :)

İlk 5 fotoğraf çiçeğim Axl Gül'e ait. Kendisi kedilerin en karizmatiği, tipini yediğim. Ne yazıkki uzun zamandır ortalarda gözükmüyor :(





silinmiş ojelerim ve sallamayan kedim

bu minnak yurdun önünde yaşıyor, dişi, kuyruğundan bi parça kopmuş :/

bu reyizin uyandırılma hikayesi bayaa eğlenceli, uyuyuşa bak yerimm

bu kaplan can

axl gül'e benzese de o değil, hala kızı axl su

Bu arkadaş bizim okuldan değil. Balmumcu'da Sabah / ATV binasının orada yaşıyo benim arkadaş besliyor. Adı Şükriye Cabbar mış :)

Tüm kediler sizinle olsun :)

23 Mayıs 2013 Perşembe

Kendini Gerçekleştiren Kehanetler Hakkında Kitaplar ve Mezarlık Kitabı

görsel
Bu kitabı bana arkadaşım vermişti okumam için. Yazar pek sevdiğim bir blogger olan Cyborg'un çok sevdiği Stardust'ın yazarı olunca bayaa bir heyecan yapmıştım ve 3 saatte bitirdim. Geleneksel olduğu üzere ciddi bir yazı olmayacak.
Mezarlık Kitabı şirin bir kitap. Ailesi öldürülen ve mezarlık sakinleri tarafından büyütülen Nobody'nin hikayesini anlatıyor. Kitapta çizimler de var, benim gereğinden fazla ciddi, kuru romanlarımı düşünürsek daha okurken gülümsememe yol açtığını belirtmem lazım. İsminin yarattığı izlenimin aksine neşeli, insanı gülümseten hoş bir roman. Anlatımı insanı yormuyor, zor kelime oyunları, zaman ve mekanda kırılmalar yok bu romanda. Dönemimizi düşünürsek teknik olarak kusursuz demek zor, daha ziyade basit bir teknikle yazılmış. Bu romanı kötü yapmıyor tabi. Tekniği çenemi masaya düşüren ama bitiremediğim bir sürü romanı düşünürsek(Örneğin Benim Adım Kırmızı) güzel zaman geçirmek için okunabilecek bir roman.
Birazdan yazacaklarım kitap hakkında spoiler içerebilir. Çekiniyorsanız okumayın. Oedipus ve Harry Potter'la beraber düşüneceğim bu romanı.

Nobody'nin ailesinin öldürülmesinin sebebi bir kehanet. Bu Jack denen adamların, Jack Tarikatı'nın sonunu getirecek bir çocuk doğacak, bunların sonunu getirecek. Jack Frost gidip Nobody'nin ailesini öldürüyor ama Nobody'yi öldürmeyi başaramıyor. BU YÜZDEN Nobody mezarlıkta yaşayıp iki evren arasında gezmeyi öğreniyor ve Jack'lerin sonunu getirmeyi başarabiliyor. Kehanet, Jack denen adamlar onu engellemeye çalışmasalardı gerçek olmayacaktı. Size bir şeyi hatırlattı mı? Tabiki de evet Harry Potter'da da vardı.
Lord Voldemort o kehanetin peşinden gitmeseydi, tüm bu hikaye olmayacaktı ve onu kimse durduramayacaktı. Kehanet onu engellemeye çalıştıkları için gerçek oldu. Tarihin bilinen ilk trajik karakterlerinden Oedipus'un da başına gelen buydu.
Kitaplar, hikâyeler -hadi Oedipus trajik - Harry Potter ve Mezarlık Kitabı güzel zaman geçirten, insanda umut yaratan, gerçeklikten kaçmamızı sağlayan güzel varlıklar, başka gerçeklikler. Ancak bütün bunlara rağmen başımıza başımıza vurdukları gerçek var. Tıpkı sadece inanılınca etkiyen lanetler gibi insan kaderine müdahale edemez gerçeği bu şirin hikâyelerde bile karşımıza çıkıyor.
Melankoli üzerine bir kitap okuyorum şu aralar, bu gün başladım daha doğrusu. Melankolik insanda var olan dürtü, kendi kaderini kontrol etme dürtüsü kitaplarımızın kötü adamları Voldemort'ta da Jack'lerde de var. Bu kötü adamların isteklerini başaramamaları, kehanetin gerçek olması okurken bizi rahatlatıyor. Kötülerin kazanması kaderde yok, çabalarlasa da kaçamazlar, tanrı bizleri korur la la la... Kitapların gösterdiği gerçek ise sadece kaderden kaçılamayacağı. Oedipus'u okuduğumuzda daha beter hissederiz çaresizliğimizi, "Olmaz len öyle şey" desek de cümlemizde saklı bir dehşet vardır. Böyle bir şey olur, içimizde biliriz. İnsanın kendi kaderinden kaçamayacağını, her bir şeyi değiştirsek bile, öleceğimiz gerçeğini değiştiremeyeceğimizi. Mezarlık Kitabı'nda ve Harry Potter'da hissettiğim şey bu oldu. Her ne kadar mutlu etse de roman Voldemort'un ya da Jack'lerin bir yerde Oedipus'tan farkı yoktur. Sonlarına yol açan kaderlerinden kaçmayı denemeleridir.

Sanırım gene çok abarttım, bu kadar şirin ve mutluluk veren kitaptan böyle karanlık bir sonuç çıkarmak istemezdim.

Kitabı güzel zaman geçirmek isteyen herkese öneririm. Kitabı bana sen kesin seversin diye çocuksu bi heyecanla anlatan arkadaşıma da tüm kediler senin olsun demek istiyorum.

Sevgiler...

16 Mayıs 2013 Perşembe

Gene Bir Şiir Çılgınlığı

Ben yazamıyorum. Yazan insanları eleştiriyorum, kusurlarını buluyorum, nasıl yazarlarsa estetik olarak daha iyi gözükeceğini söylüyorum. Ancak ben yazamıyorum, aklımdan bir şiir tutuyorum, onunla yaşıyorum. Şu aralar Ahmed Arif'e taktım.


     SEVDAN BENİ

   Terketmedi sevdan beni,
   Aç kaldım, susuz kaldım,
   Hayın, karanlıktı gece,
   Can garip, can suskun,
   Can paramparça...
   Ve ellerim, kelepçede,
   Tütünsüz uykusuz kaldım,
   Terketmedi sevdan beni...  

Bir de şunu dinlerken okuyun: