30 Ağustos 2013 Cuma

Sadeleştirme ve Siyaset Üzerine Saçmalamalar

"Ben bütün bu karmaşık siyasi tabirleri bilmem dedi genç işçi; iki sınıf vardır ve burjuvaziye karşı değilsen ondan yanasındır."

2005 yılında politikayla ilgilenmeye başladığımda okumuştum bu hikâyeyi ve çok gaza gelmiştim. Öykünün adı Sadeleştirme'ydi; evet demiştim sadeleştirme gerekli kafa karışıklığından kurtulmak için.
Sonrasındaki 5 yıl boyunca Stalinist(olabildim mi bilmiyorum.), sekter tavrımla politikayı sadeleştirerek yorumladım. O dönemin bana faydası oldu, en azından siyaset teorisi hakkında - tek bir yönde de olsa - bir sürü şey okudum. Bölüme başladığımda sadeleştirmeden şüphelenmeye başladım. Toplumcu gerçekçi olmayan edebiyat düşünülenin aksine çok daha gerçekçi olabiliyordu. Modernist edebiyatın köşe taşları ki Marksist teorisyenlerin çoğu eleştirmiştir bu türü kapitalizmi toplumcu-gerçekçilikten daha iyi anlatabiliyordu. Edebiyatla başlayan kafa  karışıklığım politikaya biraz daha tarafsız bakmamla sonuçlandı. Şu an kafam karışık, evet sadeleştirme gerekliydi ama biliyorum ki sadeleştirme beraberinde akıl tutulmasını da getiriyor.

Bir olaya ya da kavrama tek açıdan bakmak, bir ideolojinin sınırlarına hapsetmek yanlış yorumlamaya sebep oluyor. Taraf olmanın zor olduğu durumlar vardır. "Ama o da öyle." her zaman aklın bir köşesinde durmalıdır. İlerlemeyi yavaşlatabilir belki ama yanlış sonuçlara ulaşıp daha fazla zaman kaybetmenin önüne de geçer. Tabi ilerlemeyi tamamen durdurmaması da gerekir bu tavrın. Sanırım sadeleştirme dediğimiz şey ancak büyük dönüşümlerin öncesinde işe yarıyor." Devrimci durumda en solda değilsin karşı devrimcisin." gibi bir şey kast ettiğim.

Yol yordam olmadan düşünmek zordur; bir yöntem belirlemek; politikayı, sanatı öyle yorumlamak gerekir. Yoksa darmadağın olursunuz. Ancak bu aklınızı hapsetmek değildir. Sırf kendi ideolojinizden diye birinin yaptığı büyük hataları görmemek asıl akıl tutulmasını yaratır.

Buradan Gezi'ye gelmek istiyorum. Gezi'yle ilgili en sevdiğim şey mizahtı. İnsanların bir ideolojinin sınırlarından bağımsız şekilde attığı sloganlardı. Gunnerlar olarak Axl Rose'un askerleriyiz dememiz ideolojiden sıyrılmanın ve eğlencenin göstergesiydi. Tüm dünyada siyaset ciddi bir uğraştır bizim istediğimiz biraz renkti sanırım. Yeni bir siyaset dilli umutlarına kapılmadım tabi ki. Bu çılgınlık bir zaman sonra bitecek meydan gene siyaset-bilenler'e kalacaktı. Hem Gezi de çıldırdı 2 gün sonra. Sırf Gezi'ye destek verdi diye kadına karşı şiddet üzerinden espri yapılan bir dizide oynayan,vıcık vıcık bir oyuncu kahraman ilan edildi; sonra o oyuncu bizlere de oyun oynadı döndü. Eğlence arzusundan sıyrılıp gezi'den olmayan herkesle dalga geçildi, zekaları aşağılandı. Benim beynim iyice yandı, gün geçtikçe umutsuzluğa kapıldım. Ancak en azından taraflaştırmanın ve sadeleştirmenin nasıl bir akıl tutulması yarattığı iyice gördüm ve bunlar olmadan durumun nasıl renkli hale gelebildiğini.

Tüm bu konuşmalarıma rağmen benim düşündüğüm şekilde politika yapmanın sonucunun omurgasızlıkla suçlanmak olduğunu biliyorum ya da politikadan kaçmanın mümkün olmadığını. Bu dünyada yaşadığımız sürece siyaset-bilenlerin yaptıklarından etkileniyoruz. Kötü uygulamalara direnmek ve hayata biraz renk katabilmek dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder